1883 yılında Tırnova’da cadılar ve hortlaklar görülmüş. Olay, “Rumeli Kâbusu Vakası” olarak da bilinir!
İstanbul’da soğuk bir Kasım sabahıydı ve Şükrü Efendi neredeyse bir aydır, kadısı olduğu Tırnova’dan uzakta imparatorluğun başkentindeydi..
Bir takım devlet işleri için gelmiş fakat bilinmeyen sebeplerden bu ziyaret uzamıştı. Devlet entrikaları, edepsiz gönül işleri, kişisel hesaplaşmalar, uzatılmış bir tatil… Kim bilir…
Ama tâ Tırnova’dan at sırtında, pür sürat, dört nala gelen haberci kapıyı can havliyle çaldığında, Şükrü Efendi yaklaşık bir aydır İstanbul’daydı ve ona kalsa bir süre daha dönmeye niyeti yoktu.,Camın önünde rüzgârdan hafif hafif salınan yapraksız çınar ağıcını süzüyor, günün birinde buraya atanıp atanmayacağını düşünmeden edemiyordu. Hani buralar da pek çalkantılıydı, her gün bir isyan haberi, her gün yeni bir savaş söylentisi başkentin sokaklarında kol geziyordu gezmesine, ama Yeditepe’nin albenisi yine de ağır basıyordu….
Bir kere Boğaz’a manzara veren o dik ve dar sokaklardan bile vazgeçesi yoktu, inişlerini de, çıkışlarını da ayrı seviyordu Şükrü Efendi…
Odasının kapısı tıkladığında da işte bu düşüncelere dalmıştı ve uşak odaya girdiğinde elinde bir zarf, suratında bir endişe, hemen arkasında kan ter içinde bir adam vardı:
– Efendim, Tırnova’dan mektup var, acil bir durummuş..
Şükrü Efendi,
Ben bu satırları yazarken, Tırnova sokaklarında dehşet kol gezmekte. Sen gittin gideli buralara habis ruhlar musallat oldu..
Sokaklar başıboş köpeklere emanet, evlerin kapıları kilitli, insanlar bir bir sırra kadem basıyor, hiçbirinden haber alınamıyor..
Geceleri yorgan altında titreyerek uyumaya çalışıyorum ama Allah şahidim, günlerdir gözümüze uyku girmedi..
Kızlarım Hatice ve Gülsüm, koynumda uyuyorlar korkularından. Görenler canavar, katil, hayalet diyor ama emniyetin elinden birşey gelmiyor..
Daha geçen gün birinin parçalanmış bedenini bulmuşlar çeşme başında…
Devlet işleri elbette mühim ama Tırnova’da can pazarı yaşanıyor Şükrü Efendi. Ne olursunuz, tez vakit geri dön, duruma müdahale et. Buralar sensiz başıboş kaldı, yerine bakanlar beceriksiz çıktı. Ne olursun bekletme bizi, canımız, malımız tehlikede. Allah şerlerinden korusun, yolun açık olsun..
..Raziye
Kaynak: J. Hakan Dedeoğlu – “Tırnova 1883 Rumeli Kâbusu” kitabı
