Nezaket ve görgü kuralları, genellikle aileden öğrenilmekle birlikte, insanları gözlemleyerek, sorarak, okuyarak öğrenilebilen bilgilerdir. Bu kurallar aynı zamanda toplumun düzenini de sağlam tutmaya yarayan kurallardır.
Bireyin kişiliği üzerinde de olumlu birçok etkisi vardır. Kişinin bulunduğu yerde ve zamanda nasıl ve ne şekilde davranması gerektiğine yardımcı olurlar.
Nezaket ve görgü kurallarına uymak kişinin hayatının her yerinde her insana karşı olumlu bir ifade bırakmasını ve karşısındakinin onu daha iyi dinlemesini sağlar.
Görgü, topluluk içerisinde olumlu ve düzeyli bir ilişki kurabilmek için uyulması gereken incelik ve saygı kuralları olarak biliniyor. Eskiden ‘’Adab-ı Muaşeret Kaideleri’’, günümüzde ise ‘’Görgü Kuralları’’ olarak anılan bu kavram, toplum fertlerinin daha huzurlu ve mutlu bir yaşam sağlamayı amaçlıyor.
Bu kurallar, bayramlarda, iş yerinde, düğünlerde, sokakta hatta nerede olunursa olunsun, insanlar arasında nasıl davranılacağını belirliyor.
İşte Türklere özgü bazı görgü kuralları:
Misafirlik
- Türk evine ayakkabı ile girilmez, ayakkapları kapının önünde çıkartılır;
- Ziyaret edeceğiniz kişiye önceden ziyaret günü ve saati haber verilir;
- Bir eve misafir gelince misafirlerin ellerine kolonya serpilir;
- Kırkı çıkmamış çocuk olan eve ateşle girilmez, ateşle (sigara vs.) çıkılmaz;
- Misafir olarak gittiğiniz evde fazla kalınmaz;
- Misafir olarak gidilen eve boş elle gidilmez, tatlı, şeker, içecekle gidilir;
- Kahve ikramın yanında bir bardak su da sunulur;
- Hasta ziyaretinde hastanın yanında fazla kalınmaz, hastaya meyve suyu, yiyecek getirilir;
- Misafire, ‘Size ne ikram edebilirim?’ diye sorulur;
Selâmlaşma ve konuşma
- İki kişi karşılaştığında, daha küçük olanı ‘Selâm aleyküm’ diyerek yaşça daha büyük olanı selâmlar. Yaşça daha büyük olan kişi ise ‘Aleyküm selâm’ diyerek cevap verir;
- Bir kişiye 2 metreden uzak konuşulmaz, halk arasında bağırılmaz;
- Karşıdaki konuşan kişi ile sözünü tamamladıktan sonra konuşmalı, sözü kesilmemeli;
- İki kişi konuşurken, konuşmalarını tamamladıktan sonra başka kişiler onlarla konuşur;
- Küçükler büyüklere asla bağırmaz, hafif sesle konuşur;
- Yabancı biriyle tanışırken ilk önce adınızı söylersiniz;
- Cenazesi olan kişilere selâm verilmez;
- Ölen kişinin yakınına ‘Kurtuldu zavallı’ denilmez;
Sofra adabı
- Sofrada yemek yerken konuşulmaz;
- Sofraya ‘Bismillah’ diyerek oturulur, ‘Ya Rabbi şükür’ diyerek kalkılır;
- Ayakta ekmek yenilmez, su içilmez;
- Elle yemek yenmez, çatal bıçak kullanılır;
- Yemek yerken aileden herkes sofraya oturur, ayrı ayrı yemek yenmez;
- Yemek yerken saç, baş, kulak, burun tutulmaz;
- Yemek hızlı yenmez, yavaş yavaş yudumlanır;
Kılık kıyafet
- Kadınlar dizlerinden daha kısa elbise giymez, son derece edepsizlik sayılır;
- Erkeklerin giydiği kısa pantolon dizlerinden daha yukarı olmamalıdır;
- Çocuklara uygunsuz kıyafet giydirmek olmaz. Onları sıkan elbise ve ayakkabları giydirilmez;
- Kadınlar insan arasında aşırı renkli kıyafetler giyinmez;
- Aşırı derecede takı (yüzük, küpe, bilezik vs.) takılmaz;
- Erkekler gerdanlık, küpe, bilezik takmaz. Yüzük taşımaları normaldir;
- Kadınlar elbisenin önüne gerdanlık takmaz;
- Mevlit okunurken, dua edilirken kadınların başı saçları görülmeyecek şekilde örtülü olmalıdır.
Kadın edebi
- Kadınlar yabancı erkeklerin karşısına geçerek oturmaz;
- Kadınlar aşırı makyaj yapmaz, yabancıların yanında ruj sürmez;
- Kadınlar aralarında yüksek sesle konuşmaz;
- Kadın otururken her zaman ayaklarını birbirine yakınlaştırarak oturur, ayaklarını açıp oturmak son derece ayıptır;
- Kadınlar, aralarında konuşurken kocalarından bahsetmez;
- Kaynanalar, misafirler önünde gelinlerine bağırmaz, hakaret etmez;
- Adet döneminde olan kadın kocasıyla birlikte olmaz;
- İç çamaşırlar gizli yıkanır, herkesin göreceği yere serilmez, saklı dürülür;
Diğer kurallar
- Cenaze olan evin komşuları 40 gün boyunca müzik dinlemez;
- Yolda yürürken tükürülmez, yere çöp atılmaz;
- Ramazan ayında asla içki içilmez, hem günah hem de ayıptır;
- Oruç tutan insanın yanında yemek yenmez, su içilmez;
Görgü kurallarına uymayı reddeden kişiler toplumca, saygı duymadığı gerekçesiyle uyarılıyor, ayıplanıyor ve dışlanabiliyor. Görgü va adab kurallarına uyan kimseler ise nazik, saygılı, görgülü olarak adlandırılıyor.
Batı kültüründen etkilenen ve Türk görgü kurallarına uymayan gençler, yaşlılar tarafından uyarılır, ayıplanır ve davranış kuralları onlara hatırlatılır.
Günlük hayatta erozyona uğrayan insanî ve aklâkî değerler her yaştan insan için şikâyet konusudur.
Yazıdaki fikirler yazara aittir ve Ajans Bulgaristan’ın editöryel politikasını yansıtmayabilir.