Kaleme alan: Oktay Aliev
Her insan hayatında kendine en az bir kez şu soruları sorar: Neden belirli ailelere veya soylara aitiz, ailemizin ataları kimdir, soyumuz nereden gelmiştir, ülkeye veya doğup, büyüdüğü topraklara katkısı nedir? Bu sorular, geçmiş yüzyıllardan beri olsa da, cevapları bulunabilir. Bu yazımda yaklaşık 8 yıldır köklerimi arayan biri olarak, kişisel deneyimimi paylaşmaya ve bazı olası çözümler önermeye karar verdim.
Zamanla daha eski asırlara nasıl gidebiliriz ve ailelerimizi nasıl takip edebiliriz? Kişisel serüvenim bir ev ödevi sayesinde başladı. Beşinci veya altıncı sınıfta öğrenciydim. Bulgar dili ve edebiyatı öğretmenimiz bize bir soy ağacı yapma ödevi vermişti. Ailelerim hakkında neredeyse hiçbir şey bilmediğim için endişelendim. Kendimden utandım, çok kez kendime şunu sordum: Neden şimdiye kadar ilgilenmedim? Ödevimi yapmak zorundaydım, ama yıllar sonra bunun sadece bir ödevden daha fazlası olacağını nereden bilebilirdim?
İlk olarak annemle babamı daha sonra da anneannemi sorgulayarak büyükdedem ve büyükannemin doğum ve ölüm yıllarını öğrendim. Buraya kadar gelebildim fakat oradan belli bir süre buralarda takılı kaldım, ne yazık ki anneannem büyükbüyükdedemin ve büyükbüyükannemin tam olarak hangi yıllarda doğduğunu bilmiyordu ve vefat ettiğini bilmiyordu. Bunları ancak 2018’de öğrendim. Rusçuk’taki Askeri Kulüp, Bulgaristan’ın savaşlarına (1885-1918) katılan bir ailenin temsilcisini anlatmamız gereken bir yarışma düzenlemişti.
Anneannemin hikayelerinden, büyükbüyükdedemin bir savaşa katıldığını biliyordum ama onun tam olarak hangisi olduğunu bilmiyorduk. Anneannem, büyükbüyükdedemin Sırbistan’da yedi yıl esir kaldığını söyledi. Buradan yola çıkarak onun büyük olasılıkla Birinci Dünya Savaşı’nda seferber edilen ve cepheye gönderilen yüzbinlerce asker arasında olduğunu fark ettim. Tahminlerim doğru yoldaydı ve bunlar, Veliko Tırnovo’da ki Askeri Tarih Arşivi’nde bulunup bana gönderilen belgelerle desteklendi.
1. Eğer Bulgaristan’ın ulusal birleşme savaşlarına katılan atalarınız varsa ve onlar hakkında bilgi arıyorsanız, Veliko Tırnovo’daki Askeri Arşiv’de araştırma yapabilirsiniz. Dedeleriniz ve ninelerinizden ek bilgiler (tümen, bölük, hangi cephede savaştığı, esir alınıp alınmadığı, yaralanıp yaralanmadığı, ödül veya madalya alıp almadığı) almayı unutmayın, çünkü bu, arşiv çalışanlarının işini kolaylaştıracaktır. 2015’ten itibaren, savaşlarda şehit olan ve ödüllendirilen askerlerimizin isimlerini görebileceğiniz bir web sitesi hizmete girmiştir.
Buraya bağlantıyı ekliyorum: http://archives.bg/wars/
1.1. Aşağıda belirttiğim bağlantıdan, Veliko Tırnovo’daki Devlet Askeri Tarih Arşivine (ДВИА – Държавен военноисторически архив) başvuru yapabilirsiniz. Ancak bunu yapmadan önce, dedelerinizin hangi savaşlara katıldığını ve hangi cephelerde savaştığını iyice araştırın. Tekrar ediyorum: Bu, arşiv çalışanlarının işini kolaylaştıracaktır, çünkü onlar size yüz binlerce seferber edilmiş asker arasında belirli bir ismi bulmaya çalışacaklar… http://212.122.187.196:8081/service/group/bdbdcd2b-fa87-4aa5-b08b-353a44dbc0c5 – Devlet Arşivleri’nın “Hizmetler” sayfasına bağlantı.
Bir kaç zaman sonra, büyükbüyükdedemin askerlik görevini 1909 yılında yaptığını öğrendim. Eğer atalarınızın hangi celp dönemine ait olduğunu biliyorsanız, doğum tarihini hesaplamak ve bulmak kolaylaşır – benim durumumda 1909’dan 19-20 yıl çıkarttığımda 1889 veya 1890 yıllarına ulaşıyorum.
Yani kısaca – Celp – 19/20 = doğum yılı. (1909 – 19/20 = 1889-1890).
Büyükbüyükdedemin muhtemelen bu yıllardan birinde doğduğunu düşünüyorum. Ancak daha emin olmak için araştırmamı daha da derinleştirdim. Vetovo kabrístanlığını ziyaret ettim ve bir arkadaşım ile büyükbüyükdedemin mezarını aradık. O zaman 18 yaşındaki ben, o zamanlar 1940-50’li yıllara kadar ölenlerin mezar taşlarında isimlerin yazılmadığını bilmiyordum.
Onlar sadece birer dikili taşlar, ne yazıları var, ne doğum ve ölüm tarihi, ne de bir isim. Bu, araştırmamı zorlaştırdı. Geriye sadece büyükbüyükdedemin ölüm tarihini bulmak kalmıştı. Anneanneme sordum, o da bana şöyle dedi: “Ben doğduğumda (1947 doğumlu), dedem hayatta değildi. 1940’larda vefat etmiş.” Buradan, büyükbüyükdedemin 1940-1946 yılları arasında vefat ettiğini anladım, ama nasıl emin olabilirim? Tam bu sırada, doğduğum yer olan Vetovo’daki yaşlı sakinlerden, belediyede “kütük” denilen kayıtlarının tutulduğunu öğrendim (Регистри за гражданското състояние – раждане, брак, смърт). Nasıl olur da oraya sormayı akıl edemediğime hala şaşırıyorum. Meğer belediyede 1916’dan bugüne kadar olan kayıtlar mevcutmuş. Daha eski kayıtlar, 1893-1910 yılları arasını kapsayanlar ise Ruse Devlet Arşivi’nde muhafaza ediliyormuş. Büyükbüyükdedem hakkında anlatmaya devam edeyim…
Belediyeye gittim ve ne aradığımı anlattım, beni “GRAO” (Vatandaşlık Kaydı ve İdari Hizmetler) bölümüne yönlendirdiler. Görevli personele burada bulunma amacımı açıkladım. Son derece naziktiler, 1940 ile 1946 yılları arasındaki kayıtları araştırdılar ve buldular. Aramaya başladılar. İlk başta başarılı olamadılar – 1940, 41, 42, 43, 44 ve 45 yıllarında büyükbüyükdedemin ismi “Necip Hasan Belber” hiçbir yerde bulunamadı. Son umudumuz 1946 yılı kayıtlarındaydı. Şansımız yaver gitti – büyükbüyükdedemin adı nihayet ortaya çıktı. 6 Ocak 1946’da Vetovo köyünde vefat ettiğini öğrendim. Beni daha da şaşırtan şey, ölüm belgesinde doğum tarihinin de yer almasıydı: 5 Şubat 1890. Hasan Belber ve Halime Belber’in ailesinde doğmuş. Böylece büyükbüyükdedemin yanı sıra büyükbüyükbüyükdedem ve annem hakkında da bilgi edinmiş oldum.
2. Eğer atalarınızın doğduğu yer ve doğum/ölüm tarihleri hakkında bir tahmininiz veye kesin bilginiz varsa, soya mensup kişiler olarak ilgili belediyenin GRAO (Vatandaşlık Kaydı ve İdari Hizmetler) bölümünden bilgi alma hakkınız vardır. Orada, bölümde korunan kayıtlar hakkında sizi bilgilendireceklerdir. Benim durumumda en eski kayıtlar 1916 yılına ait, ancak Ruse Devlet Arşivi’nde 1893-1910 yılları arasındaki kayıtlar da mevcut. İl merkezlerindeki arşivlerde köyleriniz/şehirleriniz için böyle kayıtlar tutulup tutulmadığını görmek için Devlet Arşivleri Bilgi Sistemi’nden araştırma yapabilirsiniz.
Buraya bir bağlantı ekliyorum: http://isda.archives.government.bg:84/FundSearch.aspx.
Siteye girdikten sonra arşivi seçin ve aradığınız bilginin köy/şehir adını anahtar kelime olarak girin.
Örnek: Arşiv: Devlet Arşivi – Veliko Tırnovo; Anahtar kelime: Elena. Burada “Başlangıç Tarihi” ve “Bitiş Tarihi” seçeneklerini de göreceksiniz. Örneğin, 1879–1910 dönemi için araştırma yapacaksanız, 01.01.1879 – 01.01.1910 tarihlerini girmelisiniz.
3. Kilise kayıtlarında Hristiyan nüfusun yaşamındaki en önemli olaylar kaydedilir: doğum, vaftiz, evlilik ve ölüm. Devlet Arşivleri Bilgi Sistemi’nde ilgili yerleşim birimlerinin kilise vakıflarının fonlarını aramayı unutmayın! Müslümanlar için de benzer kayıtlar imamlar tarafından tutulur. Bu kayıtlar genellikle camilerde korunur. Cami vakıflarının fonlarında da böyle kayıtlar olabilir. Bu yüzden bu fonları Devlet Arşivleri Bilgi Sistemi’nde kontrol etmeyi unutmayın!
4. 100-150 yıl önce vefat eden birinin mezar taşını bulmak zor hatta bazen imkansız olabilir. Unutmayın ki bazı mezarlıklar artık yok, çünkü zamanında harap edilmiş, tarlalara çevrilmiş, kazılmış veya yerlerine evler yapılmış. Bunlara benzer bir çok örnek verilebilir. Şunu da belirtmek gerekir ki atalarımız, bizimkinden çok zorlu bir yaşam sürmüşler. Fakirlikten dolayı birçoğunun yazılı mezar taşı yok. Bu durum, her ailede ve her yerde böyle olduğu anlamına gelmez. Bu yüzden mezarlıkları ziyaret etmeyi ve atalarınızın mezarlarını aramayı ihmal etmeyin. Daha varlıklı ve saygın kişilerin yazılı mezar taşları olabilir. Ben de kendi köyümde XIX. Yüzyılın başlarından yazılı taşlara rastladım. Mezar taşlarına çok dikkat edin, çünkü zaman geçtikçe üzerlerinde küf birikebilir veya taşlar dökülmeye başlayabilir.
1890 doğumlu büyük büyük dedeme ulaştıktan sonra, orada durmadım. Daha sonra Ruse Devlet Arşivi’nde saklanan 1893-1910 dönemi şehir kayıtlarını inceledim. Bu kayıtların ne olduğuna da değinmek gerek. Bunlar, doğum, ölüm ve evlilik gibi olayların kaydedildiği vatandaşlık durum kayıtlarıdır. Her yıl doğanlar, ölenler ve evlenenler bu kayıtlarda izlenebilir. Her bir detayı dikkatlice incelemek gerekir çünkü her belgenin (doğum, ölüm veya evlilik fark etmeksizin) sonunda şahitlerin isimleri yer alır. Bu nedenle atalarınızın isimlerine bu kayıtlarda rastlamanız hiç şaşırtıcı olmaz.
Sıklıkla şahitlerin dini ve yaşları belirtilir. Bu nedenle her detayı çok dikkatli takip etmenizi öneririm! Örneğin, ben büyük büyük büyük dedemin ebeveynlerini bulmayı başardım. Büyükbüyükdedemin babası ve annesi olan kişiler, yani “Belber Hasan” (36 yaşında, yaklaşık 1857 doğumlu) ve “Halime Mehmedova” (30 yaşında, yaklaşık 1863 doğumlu) olarak belirlendi. Bu bilgileri, 1893 tarihli kayıtların ölüm belgesinde buldum. Ayrıca, Afize adlı kız kardeşinin doğum ve ölüm tarihlerini de öğrendim – 1885 doğumlu ve 1893’te vefat etmiş. 1894 tarihli Vetovo köyü kayıtlarında ise önemli bir bilgi daha buldum. Burada, büyükbüyükbüyükbüyükdedem Sıbıreli İsmail’in evlilik işlemlerinde şahit olarak yer aldığını gördüm. Tanımlamaya göre 65 yaşındaymış, yani yaklaşık 1829 doğumlu. Bu tür bilgilerin, kayıtları çok dikkatli bir şekilde incelemenin önemini gösterdiğini düşünüyorum.
5. Bölgesel arşivlerde XIX yüzyıl sonu ve XX yüzyıl başına ait belgeler olup olmadığını kontrol edin. Her belediye/mahalle, arşivlerini bölgesel arşivlere göndermeyebilir, bu nedenle bazı belgeler hala ilgili belediyelerde olabilir. Bu belgeleri bulduğunuzda, her detayı dikkatlice inceleyin!
Bir tavsiye: Bilgi aradığınız arşiv konusunda dikkatli olun. Örneğin, bir şehir veya köy 40-50 yıl önce bir il (örneğin Razgrad) altında olabilirken, şimdi başka bir il (örneğin Targovishte) altında olabilir. Bu tür durumlarda, belgelerin hangi arşive devredildiğini kontrol etmelisiniz. Belgeler her iki arşivde de bulunabilir. En kolay yol, İSDA (Devlet Arşivleri Bilgi Sistemi) kullanmaktır! İlk olarak ilgili arşivi seçin (örneğin Razgrad) ve ardından diğer arşivi (örneğin Targovishte) seçin. Ayrıca, yerel arşivler dışında Merkezi Devlet Arşivi (ЦДА) fonlarında da bilgi arayabilirsiniz.
Şu ana kadar en geç 1829 yılına kadar geldik. Bu yıllarda Bulgar toprakları Osmanlı yönetimindeydi. Soy geçmişinizi daha geriye nasıl takip edebilirsiniz, örneğin Bulgar Uyanışı (XVIII-XIX yüzyıl) dönemine kadar? Aslında çok büyük önem taşıyan bir kaynak bulunmaktadır ki, bizi XVIII yüzyılın sonlarına, hatta bazı durumlarda ortalarına kadar götürebilir. Bu, Nüfus defterleri olarak adlandırılan Osmanlı Devleti tarafından tutulan kayıtlarıdır. Nüfus defterleri, vergi ödeyen erkek nüfus ve 1826’dan sonra Osmanlı askeri birliklerine katılacak gençleri tespit edebilme amacıyla vücüda getirilmeye başlamıştır. Nüfus defterleri XIX yüzyılın 30’larında tutulmaya başlamış ve XIX yüzyılın ortalarına kadar devam etmiştir. Bu defterler, geniş bölgeleri veya birkaç yerleşim yerini kapsar. Daha büyük şehirlerde genellikle ayrı defterler bulunur. Örneğin, Ruse, Sofia, Vidin gibi şehirlerde ayrı kayıtlar bulunur. Benim çalıştığım bir örnek, 1843/44 tarihli Vetovo nüfus defteridir. Kayıtlar hane bazında yapılır. Öncelikle köyün imamı, hocası veya muhtarı kaydedilir. Ardından, cuma hutbesi okuyan hatip gelir. Vetovo nüfus defterinde eşsiz bilgilere denk geldim. Mesela büyükbüyükbüyükbüyükbüyükdedem Dumanlı Mehmedin, 28 Eylül 1842’de vefat ettiğini ve uzun yıllar köyün muhtarı olduğunu öğrendim. Ayrıca, Kotel’deki Hristiyan nüfusu için yapılan nüfus defteriyle de çalışma fırsatım oldu.
Kotel oldukça farklı, çünkü en başta büyük bir yerleşim yerinden bahsediyoruz. Burası 26 mahalleye bölünmüş durumda ve bunlardan birinde ünlü devrimcimlerden Georgi Rakovski’nin babası Stoyko Popoviç’in ismi de geçiyor. Bu tür kayıtların üzerinde Bulgar tarihçiler kısa bir süre önce yoğun olarak çalışmaya başladılar. Sonuçlar ortada; yapılan bir araştırma, Vasil Levski’nin 1837 değil, 1840 yılında doğmuş olma olasılığının yüksek olduğunu gösterdi. Tarihçiler Grigor Boykov ve Plamen Mitev, bu sonuca Karlovo’ya ait mevcut nüfus defterlerine dayanarak ulaştılar. Benzer bir araştırmayı şu anda G. S. Rakovski için yürütüyorum. Kendisi Kotel şehrinin 1833 tarihli nüfus defterinde 14 yaşında gösterilmiş. Bu nedenle Rakovski’nin büyük olasılıkla 1819/1820 yıllarında doğduğunu, 1821 yılında doğmadığını iddia ediyorum. Neyse ki bu Osmanlı kayıtları, Osmanlı Türkçesi bilen her araştırmacı için erişilebilir durumda, çünkü Türkiye’deki arşiv çalışanları İstanbul’daki Osmanlı Arşivi’ni dijitalleştirdiler.
Üzerinde yoğun olarak çalıştığım Vetovo nüfus kayıtlarında, günümüzde hâlâ şehrimde yaşayan birçok aileyi keşfetmeyi başardım. Bu konudaki çalışmam henüz tamamlanmadı, ancak bunu büyük bir araştırmaya dönüştürmeyi umuyorum. Bu kayıtlar bize çok değerli bilgiler sağlıyor. İlk olarak, aile hakkında, kişiler hakkında, yaşı ve fiziksel özellikleri hakkında fikir sahibi oluyoruz (kısa, orta, uzun boylu; bıyıklı/sakallı ya da değil). Osmanlı kayıt memurları, kaydedilen kişilerin fiziksel kusurlarını da not etmeyi unutmamışlar. Bunu, vergi muafiyeti sağlamak amacıyla yapıyorlardı. Bu nedenle, sık sık “tek gözlü, topal” gibi tanımlamalara rastlıyoruz. Ne yazık ki, aile isimleri sadece Müslüman tebaa için mevcut. Hristiyanlarda ise sadece birinci ve ikinci isme rastlanıyor, örneğin: “Mityo’nun oğlu Valço” gibi, bu da ailelerin izini sürmeyi zorlaştırıyor. Nüfus defterlerinde sık sık kırmızı mürekkeple yapılan eklemelerle karşılaşıyoruz – burada göçler ve ölüm vakaları, tam tarih verilerek belirtiliyor.
Osmanlı döneminde dayanan başka bir önemli kayıt türü ise Temettuat defterleridir. Bu defterler XIX. yüzyılın 1840’lı yıllarının ortalarında tutulan vergi kayıtlarıdır. Burada, köylü veya kasabalı halkın tüm mal varlıkları, Osmanlı Devletine ödedikleri vergiler ve yıllık gelirleri detaylı bir şekilde kaydedilmiştir. Bu defterlerde yalnızca hane reisleri, sahip oldukları mallar, hayvanlar, topraklar vb. listelenmiştir. Kendi memleketimdeki yer isimlerine de bu kayıtlarda rastladım. Örneğin, yaşlı röportaj kaynaklarım, Vetovo civarında “Tez Durak” adında bir değirmen olduğunu söylemişlerdi. Ancak köyün 1845 tarihli temettuât defterinde bu değirmenin ismi “Terzi Durak” (kelime anlamıyla “Terzilerin Durağı”) olarak geçmektedir. Bir başka ilginç vaka ise G. S. Rakovski’nin ailesiyle ilgili bilgi arayışımda karşıma çıktı. 1845 tarihli Kotel temettuât defterinde babası Stoyko Popoviç’in tüm kayıtlı mal varlığı ve yıllık geliri yer almaktaydı.
6. Aile araştırması yaparken zanaat ve zanaatkârlığı ihmal etmeyin. Eğer ailenizin adı belirli bir zanaatla ilgiliyse, örneğin Gaytanciev veya Dermenciev gibi, büyük olasılıkla atalarınız arasında bu zanaata hayatını adamış biri veya birileri bulunuyor olabilir. Muhtemelen bu yüzden aileniz bu ismi almıştır.
7. Yer adları, değirmenler, kuyular hakkında sorular sorun; bunların bazıları ailenizle veya onların gündelik yaşamı ile ilgili olabilir!
8. Ailenizle ilgili efsaneler olup olmadığını sorun – sözlü hafıza, onu aktaracak biri olduğu sürece yaşar!
9. Ailelerinizin başlangıçta nasıl adlandırıldığını ve soyadlarının değişip değişmediğini araştırmayı unutmayın (örneğin, önemli bir aile üyesinin adı soyadı olarak kullanılmaya başlanmış olabilir).
10. Nüfus ve temettuât kayıtları bazen tamamen güvenilir kaynaklar olmayabilir. Nüfus kayıtlarında genellikle kayıtlı kişilerin yaşları yuvarlanmıştır ve daha çok genç nesle odaklanılmıştır. Yine de bu defterler, soy araştırmalarında oldukça önemli kaynaklardır. Bu kayıtlar sayesinde araştırmacı, aile ve araştırdığı kişiler hakkında bir fikir edinir.
11. Diğer önemli bir kaynak da Osmanlı döneminde görülen davalardır. Bu davalar oldukça ayrıntılıdır ve kadı sicillerinde bulunabilir. Bazıları (çok azı) Bulgarcaya çevrilmiştir. Ailenizin mensuplarına ait olaylarla ilgili bilgilere rastlama ihtimaliniz olabilir.
12. Anne-babanız, büyükanne ve büyükbabanız, teyze, amca ve akrabalarınıza soya mensup olan kişilere dair belgeler muhafaza edip etmediğini sorun. Bu belgeleri tarayıp veya fotoğraflayıp arşivleyin.
Eğer soy ağacı araştırması yapmak için gerekenleri özetlemek gerekirse: Birincisi, aile üyeleriyle röportaj yapmalısınız. En yaşlı aile bireylerine sorular sorulmalıdır. Bu konuşmaların cep telefonuyla kaydedilmesini veya not almanızı öneririm. İlk adım en önemli adımdır. Ailenizin nereden geldiğini, başka bir yerleşim yerinden göç edip etmediğini, atalarınızın mezarlarının nerede bulunduğunu öğrenmelisiniz. İkincisi, ilk adım başarıyla tamamlandığınızda, XIX. yüzyılın başlarına veya sonuna kadar geri gidebilirsiniz. Bundan sonrası, daha eski medeni hal kayıtlarını bölgesel arşivlerden araştırma gibi zorlu bir görevdir. Daha önce defalarca bahsettiğim gibi bu, en kolay İSDA (ИСДА) sistemi aracılığıyla yapılır; yukarıda bağlantıyı da verdim. Üçüncüsü, tebrikler! Buraya kadar geldiyseniz, Osmanlı dönemine ulaşmışsınız demektir. Bu dönemde soy araştırmaları için en önemli kaynaklar Osmanlı defterleridir, özellikle XIX. yüzyılın 30-40’lı yıllarında tutulan (nüfus ve temettuât) defterlerdir. Bu tür kayıtlar XIX. yüzyılın 70’li yıllarına ait olarak da bulunabilir ve bunlara “Arazi defterleri” (toprak kayıtları) denir.
Burada, hane reisinin ve sahip olduğu toprağın dönüm miktarı kaydedildiğini görebiliriz. 1873 tarihli Vetovo’ya ait bir kayıt üzerinde çalışma imkanım oldu. Ne yazık ki, bu kayıtlarda yaşlar veya fiziksel özellikler belirtilmemişti. Dönemin diğer güvenilir kaynakları ise Hristiyanların hayatındaki en önemli olayların – doğum, evlilik ve ölüm – kaydedildiği kilise defterleridir. Dördüncüsü, elbette aile araştırmaları XVIII. ve XIX. yüzyıllarla sınırlı değildir. Ne yazık ki, daha önceki yüzyıllarda nüfus defterleri gibi kayıtlar tutulmamıştır. Elbette başka kayıtlar da mevcuttur, ancak bu kayıtlarda sıklıkla “İvan’ın oğlu Mihal”, “Mehmed’in oğlu Ali” gibi ifadeler bulunur. Bu, hangi ailelere ait olduklarını öğrenmemizi engeller. Bu noktada, XV-XVII. yüzyıllara ait efsanelerin olup olmadığını ve bu efsanevi kişilerin kayıtlarda yer alıp almadığını kontrol etmek gerekir.
Atalarımızın izini sürmek zor ama çok keyifli bir görevdir. Aslında bu bir görevden daha fazlasıdır, bizim sorumluluğumuz ve onlara olan bir borcumuzdur. Şahsen ben ve muhtemelen herkes, ailemizi tanımamız gerektiğini düşünüyoruz. Sizlerle ailemi araştırma konusundaki mütevazı deneyimimi paylaştım. Şu ana kadar XIX. yüzyılın başlarına kadar ulaşabildim, ancak hepinize başarılar diliyorum ve umarım ailenizi olabildiğince daha geri yıllar ve asırlara kadar takip edip araştırabilirsiniz. Bir şeyi bulamadığınızda asla umutsuzluğa kapılmayın ve pes etmeyin. Belki de bir süre sonra beklenmedik bir yerden yeni bir bilgi çıkacaktır. Notlar alın, röportajlar yapın, köyünüzün veya kasabanızın en yaşlı sakinleriyle konuşun; belki ailenizin bazı fertleri hakkında hatıraları olabilir. Örneğin, 90 yaşında bir dededen, büyükbüyükbüyükdedemin bir kahvehaneye sahip olduğunu ve bu kahvehaneyi Müslüman toplumuna hediye ederek okul binasına dönüştürdüğünü öğrenmiştim. Araştırmalarınızda kararlı olun, her detayı inceleyin ve çalışırken eğlenmeyi unutmayın. Bir araştırmacı için en heyecan verici şey, ailesiyle ilgili yeni bir şey keşfetmektir. Umarım siz de bu duyguyu yaşarsınım. İnşallah hikâyem ve size verdiğim tavsiyeler yararlı olur.
Başarılar diliyorum!