Bağlantı haritası Anasayfa » Rüstem Aziz

Rüstem Aziz

25 Eylül 1944 Kırcaali doğumlu olup 1987’den beri Varna’da oturmaktadır. Varna Sabahattin Ali Halk Kültürevi Kurucu Başkanı, Varna Türk Kültür Derneği Kurucu Sekreteri, Deliorman Edebiyat Derneği Yönetim Kurulu ve Bulgaristan Gazeteciler Birliği üyesidir.

Moskova Üniversitesi Felsefe Bölümü ve Sofya Üniversitesi Türkoloji Bölümü mezunudur. Uzun yıllar Almanya’da üniversite öğretim üyeliği ve Bulgar Radyo Televizyon Kurumu Varna Baş Editör Muavinliği yapmıştır.

İlk şiirleri, ardından ilk öyküleri 1970’lerde, Kırcaali’de çıkan Nov Jivot / Yeni Hayat gazetesinde ve Sofya’da yayımlanan Yeni Hayat dergisinde basılmıştır. Daha sonra kimi şiirleri iki şiir antolojisine alınmış ve son yıllarda bazı şirlerii Şumnu’da çıkan Mozaik dergisinde basılmıştır.

Bugün beş dilde şiir kitapları ve roman çevirileri yapmaktadır.

Halihazırda T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın TEDA Projesi çerçevesinde en başta Osmanlı tarihine ilişkin roman çevirileri üzerinde çalışmaktadır. Bunun yanı sıra Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı’na çeviriler yapmaktadır.
Bulgarca, Almanca, Rusça ve Fransızca’dan kitap çevirileri ve derlemeleri Bulgaristan ve Türkiye kitap piyasalarındadır.
“Elbette Bir Gün”, “Bir Kapı Açılsa” ve “Rüzgârım Ben” başlıklı üç şiir kitabı büyük rağbet gördü. 

ELBET BİR GÜN
Yetmişine merdiven dayamış bir ömür geçti geçecek,
Yeşilden sarıya yol aldı yapraklar, döküldü dökülecek.
Kimi kara ruhlar sevinçten çıldıracak olsa bile,
Umarım, dostların gönlünde gölgemden bir iz kalacak.
BABAM
Yufka yürekliydi, ama cesur.
Balıkçıydı hayat boyu, yani sabırlı.
Ama kızınca da müthiş kükrerdi.
Bir de bizi çok severdi.
Sevgisi sözsüz, hemdert,
İçinde dert, dert, dert …

/Nisan 1984, Kırcaali/
BİR ÖMÜR BOYU
Öyle bir şey yap ki diyorsun
İnandır beni aşkına
Mesela
Yıldızları indir koy aramıza
Avuç avuç alıp
Atalım koynumuza
İki ışık olalım
Sevgi saçalım etrafımıza
Ya da diyorsun
İndir bana ayı
Koşa oynaya götürelim
En karanlık yüreklere
Aşkımızın simgesi deyip bağış edelim
Evet
Belki harika olurdu
Ama
Yıldızlar ve ay ne benim ne de senin
Yazık olmaz mı sonunda
Gökyüzüne bakıp hayal eden
Bizim gibi aşıklara
GEL
Bir öpücük kondurayım yanağının alına
Gönlümden selam olsun o alev dudağına
Sadık baba
Vefakar anadan da öte
Aşk ateşi sönmeyen
Sadık vefakar ve samimi
Dost olayım
Bir ömür boyu sana

/Mayıs 1973, Kırcaali/
GEL
Yıldızların gözleri yaş gibi geliyor bana.
Ağlamışlar sanarsın ayrılığımızdan bu yana.
Ayla aramızda tuhaf bir duman sarmış etrafı.
Tıpkı seni götüren kara tirenin dumanı.

Gel ve sil yıldızların gözyaşlarını.
Dağıt aya bürünen simsiyah dumanı.
Sil ki, göreyim yıldızlarda gözlerini.
Dağıt ki, seyredeyim ayda yüzünü.

/Temmuz 1977, Berlin/