Yahya Akbulut
Dulovo’nun Pravda (Doğrular) köyünde faaliyet gösteren Ozan Derneği Başkanı, saz ustası, yazar ve şair Nasuf Dail’in Deliorman Halleri adlı öykü kitabı yayınlandı.
Bulgaristan Türkleri edebiyatının Üçüncü dönemi demokratikleşme sürecinin devreye girmesiyle bir başlangıcı olarak, günümüze kadar varlığını korumaya devam etmektedir. Kuzeydoğu Bulgaristan’da edebi türler bakımından şiir en başta gelir ve gelişmiş olanıdır, ancak özellikle hikâye ve roman gibi eserler konusunda, büyük mesafeler alındığına rağmen, belirgin durgunluk yaşandığı bir gerçektir.
Daha iyimser olmak uğuruna, yıllar sonra elimde, yayımlanan Dulovo (Akkadınlar) Belediyesine bağlı Pravda (Doğrular) köyü doğumlu şair, besteci ve saz ustası Nasuf Dail’in “Deliorman Halleri” başlıklı bir öykü kitabı var. Kendisi, aynı zamanda Başkanlığını yürüttüğü “Ozan” derneğinde, sanat çalışmalarını sürdürmekte ve Bulgaristan’da Türk kültürüne ciddi katkılar sağlamaya devam etmektedir. “Ben Beni Ararken” adlı ilk şiir kitabından sonra, başarısını düz yazıya dökerek öyküde daha verimli olabileceği düşüncesiyle, her sanatçıda olduğu gibi okurlarıyla paylaşma ihtiyacını hissetmiştir.
“Deliorman Halleri” başlıklı öyküler, adını Kuzeydoğu Bulgaristan’da Türklerin yoğun olarak yaşadığı Deliorman bölgesinden almıştır. Eserin konular üzerinde genelleme yapıldığında inandırıcılığa gerek duymadan, büyük ölçüde Deliorman halkına özgü ve doğasında var olan özelliklere sahip karakterler inşa edilmiştir. Kırsal bölgelerde yaşayan yöre insanın ve geçmişe uzanan halleridir. Özellikle rejim ve siyasal değişimlerin bıraktığı yaraları, göç olaylarını, aile içi ilişkilerde asırlık dertlerini, sevinç ve kederlerini, ruhsal çelişkilerini Deliorman yöresindeki doğal afetlerini, hayvan ve doğa sevgisini vs. gibi birçok konuları, sayfalarına taşımıştır.
Hacim bakımından 25 öyküye yer verdiği kısa ve birçoğu gerçek, yaşanmış olaylar ile ilgili konular, gelişme ve sonuç bölümleriyle canlılık ve hareketlilik kazandırmaya yöneliktir. Olaylar örgüsü ve inandırıcılığı, okurun daha en baştan ilgisinin artmasıyla hikayelerin sonu da bağlayıcı kadar şaşırtıcıdır. Görünüşte, öykünün sona ulaşmadığını, hatta eksik kaldığını düşünen okuyucu, sonuç bölümüne yazınsal lezzetiyle dokunarak çözümü okurun yorumuna bırakmayı tercih etmiştir.
Nasuf Dail’in hikayeleri insanın daha fazla iyimserliğe olan dürtüsünü taşımakta ve ruhsal bir özgürlük kazandırma yönündedir. Adaletsizlikten rahatsız olan kahramanları, iyi ve kötü arasındaki sınırları belirlemeye çalışır. (“Miras“, “Politika”, “Göç”) Yazarın entelektüel arayışları, belki de insan vicdanını uyandırma çabasında, varoluşun ikilemlerine değinmektir. (“Tütün”, “Miras”, “Bağış”). Kahramanları aracılığıyla, Deliorman halkına özgü özelliklere sahip karakterleri yakalamış ve kaçınılmaz çatışmalar, çelişkiler arasındaki hayatı olduğu gibi anlatmaya özen göstermiştir. (“Kaamelik”, “Tokat”, “Toto”) Aslında, gerçek yaşamın sanatsal yansımasıdır diyebiliriz, çünkü karakterlerin daha fazla kendi konuşmaları, hareketleri, davranışları ve yaptıkları işlerle ortaya çıkmaktadır.
Eserlerin diline gelince, en dikkat çekeni eski yerli halkın çoğunluğunu teşkil eden Kuzeydoğu Bulgaristan Türklerinin bugüne kadar korunan lehçelerin dil özelliğidir. Türk ağızlarında yaygın bu kullanım, karakterler aracılığıyla birçok öykülere yansıtılmıştır.
Neden kitaba sahip olmalıyız ve onu yeniden neden okumalıyız! Belki de öykülerde olduğu gibi hoşgörünün insan ruhundaki üstünlüğüne ve başarıya olan inancı yitirmeden dünyayı olduğu gibi kabul etmemiz içindir…
Çünkü, yıllardır tanıdığım Nasuf Dail, kendi iç sesini dinledi, sürekli araştırma düşüncesine özgürlük kattı. Onun sanatçı ruhu şiirlerinde duygu denkliği ve öykülerinde süje zenginliği ile öğretici oluyor. Okurlarına yeni yapıtlarlar armağan edeceğine inanıyorum!
Deliorman Halleri, T.C. Burgaz Başkonsolosluğu’nun desteği ile hayat buldu.
