Yazar: Habil Kurt
Bu türkünün hikâyesi kimi kaynaklara göre Türkiye’nin Keşan bölgesine ait diye belirtilmektedir. Lâkin başka halk ağızı kaynaklarına göre Rumeli türküsü gibi geçmektedir ve dahası da tam Tuna Yalısı ile bağlı diye belirtilenmektedir.
Dobrucalı bir genç Romanya zamanında Karpat Dağları’na yakın bir yere askere gider.
Sevgilisi, ‘kızılcıklar oldu mu’ diye sorar mektubunda.
Kızılcık, sonbaharı hatırlattığından havalar da soğumaya başlamıştır.
Bu yüzden gönderdiği çorapların ayağına olup olmadığını da merak etmektedir.
Böylece Dobruca-Deliorman yöresine ait bir türkü doğar ve çok sevilir.
Dalga dalga yayılır dört yana…
Düğünler ve kına geceleri onsuz olmaz.
Ya Dobruca’ya, ya da Trakya Keşana’a ait! Mühüm olan bizim Türklerin türküsü. Yıllarca yaşamış, yaşatılmış ve yaşayacaktır.
Kızılcıklar oldu mu? Çinilere kondu mu? Yolladığım çoraplar Ayağına oldu mu? Nakarat: Mendili geline Mendil verdim eline Kara kına yollamış Yâr benim ellerime Yaylı gelir taşlıktan Dingil çıktı başlıktan Şu köyün oğlanları Evlenemez başlıktan Nakarat: Mendili geline Mendil verdim eline Kara kına yollamış Yâr benim ellerime Tabakası aynalı Şu oğlana varmalı Oğlan pek güzel amma Anası olmamalı.