Yazı: İlhan Şenol
Kış aylarının gelip çatması ve geçen sene kışın çok soğuk geçmesi her haneyi kışa ciddi şekilde hazırlanmaya zorluyor. Kışın yaklaşması ile hazırlanan kışlıkların yanında tatlılar da kilerlerdeki yerlerini almaya başladı. Bu tatlılar arasında en çok tercih edilenlerden biri de kabak reçeli. Çukarka (Tas tepe) köyünde ise bu reçeli yapan hane sayısı bir hayli fazla. Mirem Mustafa Şaban, 35-40 yıllık geleneksel kabak reçelinin bu günlerde gençler tarafından fazla bilinmediğini ve yapılmadığını, ancak kendisinin 20 yaşından beri tam 37 senedir her sene hiç ara vermeden bu tatlıyı yaptığını söylüyor. Kabağın B1 ve C vitamininin yanı sıra potasyum ve fosfor minerallerini içerdiğini, böbrek iltihaplarını giderdiğini, kan yaptığını, mideyi ve bağırsakları yumuşattığını, yüksek tansiyonu düşürdüğünü, cinsel gücü ve doğurganlığı arttırdığını ve zihin açtığını aktaran Mirem Şaban, bu kadar yararlı bir sebzenin günümüz gençleri tarafından fazla tüketilmemesinden de dert yandı. Mirem Şaban, ‘Bu tatlı annemin zamanında fazla yapılmazdı. O zamanlar zaten kıtlık yıllarıymış. Bu tatlıyı ilk yaptığımda 20 yaşındaydım ve nasıl yapıldığını annem gösterdi bana. Bu tatlıyı kocam çok beğendi, hatta bu reçeli ekmekle bile yiyor. Benden her sene yapmam için ricada bulundu. Torunlarım da çok seviyor bu tatlıyı. Ben de her sene yaparım. Yapılması biraz zahmetli ama tadı ve faydaları düşünüldüğünde bu zahmete değer diye düşünüyorum.” Köydeki bir çok hane tarafından yapılan reçeli kendisinin ak kabaktan yaptığını söyleyen Şaban, ak kabağın lezzetinin bir başka olduğunu vurguladı.
Mirem Şaban, 6 kişilik bir aile için kabak reçelinin hazırlanışını şöyle tarif etti: “2 tane 7-8 kiloluk ak kabak güzelce soyulur. Soyulduktan sonra bıçakla dilimlenir ve bu dilimler dalgalı rende bıçağı ile kıyılır. Kıyılan ak kabaklar leğene konur. 15 litre suya 1,5 kilogram kireç katılıp iyice karıştırılır. Ben, hazırladığım bu karışımı leğene döküyorum. Hazırlanan su, dilimlenen kabakların bir-iki parmak üzerinde olmalı. Ak kabak dilimlerini 12 saat bu suda beklettikten sonra teker teker su ile güzelce yıkarım. Sonra kazana 20 litre su doldururum ve 5 kilogram şeker ilave ederim. Su sararıncaya kadar, yani kristalize bal görünümüne gelinceye kadar kaynatırım. Bu kıvama gelince ak kabak dilimlerini kazana boşaltırım ve iki saat daha kaynatırım. Su bitinceye kadar ya da çok az kalıncaya kadar kabaklar kaynar. Soğumasını beklerim ve 800 gramlık kavanozlara doldurup kapaklarını iyice sıkıştırıp çabuk bozulmamaları için tekrar kaynatırım.”
Kaynak: Zaman-Bulgaristan gazetesi
