22 Şubat 2010 (Pazartesi) Kırcaali Belediyesinin düzenlediği ve oturumunu yönettiği Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü – UNESCO tarafından çok dilliliği ve kültürlülüğü desteklemek, dilleri korumak ve gelişmelerine katkı sağlamak amacıyla “Uluslararası Anadil Günü” (21 Şubat 2010) çerçevesinde Anadili üzerine uluslararası katılımlı açık oturum gerçekleşti. Saat 13.00’de “Biznesinkubator (İş yuvası)” binasının toplantı odasında başlayan açık oturum 2 kısma ayrıldı.
Açık oturum Kırcaali Belediye Başkan Yardımcısı Bayan Elisaveta Kehayova tarafından yönetildi. Açık oturuma olan ilgi çok büyüktü, yaklaşık 170 kişi toplantı odasını ve balkon katı doldurmuştu.
Dinleyiciler arasında Kırcaali Belediyesinin “Uluslararası Anadili Günü” sebebiyle iki dilde Bulgarca ve Türkçe olmak üzere düzenlediği kompozisyon yarışmasında değişik sınıflardan dereceye giren öğrenciler de vardı. Bu oturumun gerçekleşmesini mümkün kılan Kırcaali Belediye Başkanı Yüksek Müh. Hasan Azis yanı sıra Kırcaali Vali Yardımcısı Esad Sadık, Bulgaristan Kamu denetçisi(Ombudsman) yardımcısı Yaşar Şaban, Kırcaali beldiyesi kamu denetçisi Hakif Emin, Ardino (Eğridere) Belediye Başkanı Resmi Murad, Kirkovo (Kızılağaç) Belediye Başkan Yardımcısı Yılmaz Hafız (eski Türk Dili ve Matematik öğretmeni), Ardino Belediye Başkan Yardımcısı Necmi Hocov (eski öğretmen) oturumda yer aldılar. Misafir konuşman Ali Sami Toraman – Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği Başkanı, Sofya “XXI YÜZYIL” Türk Kültür Merkezi Başkanı Sabri Alagöz.
Kırcaali Eğitim Müfettişliği Müdürü Bayan Emiliya Vladeva, Ulusal Etniki, Yardımlaşma ve Demografik Sorunları Kurulu Başkan Yardımcısı Georgi Krıstev, Milli Eğitim Bakanlığı Baş Uzmanlarından Bayan Dr. Stoyanka Poçekanska, Plovdiv (Filibe) “Paisiy Hilendarski” Üniversitesi’nin Kırcaali “Lüben Karavelov” Şubesi Müdürü Bayan Dr. Dora Ştereva, Kırcaali “Petko Raçov Slaveykov” Lisesi Müdürü Milko Bagdasarov, Kırcaali “Yordan Yovkov” Lisesi Müdürü Bayan Nedyalka Köprücieva. Kırcaali Eğitim Müdürlüğü Türkçe Müfettişi Harun Bekir, Momçilgard (Mestanlı) ilçesi Nanovitsa (Alibeykonağa) köyü “Sveti Sveti Kiril ve Metodiy” Ortaokulu Müdürü Seydali Halibryam, Kırcaali Ermeni Cemaati Başkanı ve “Slavey Zlatev” astronomi rasathanesi müdürü Agop Uzunbohosyan, Kırcaali “Ömer Lütfi” Derneği Müdürü Müzekki Ahmed, Kırcaali İstikbal Vakvı Başkanı Nureddin Mehmed, Güney Bulgaristan Bektaşi-Alevî Vakfı Başkan Vekili Sadullah Hayrullah Dede, Kırcaali Haber gazetesi yazı işleri sorumlusu Bilg. Müh. İsmail Köseömer de oturuma katıldılar. Adlarını sayamadığımız okul müdür ve müdür yardımcıları, öğretmenler ve eski Türk Dili öğretmenleri, öğrenci velileri, yerel gazeteciler ve Türk Dili gönüldeşleri de açık oturuma katıldılar. Anadili eğitimi çerçevesinde mevcut yasalar ve durum hakkında Harun Bekir rapor okudu. Bu rapordan belli oldu ki, Türk Dili okullarda serbest seçmeli ve/veya zorunlu seçmeli dersi olarak ama haftalık 2-3 saati geçmeyecek şekilde okutulmakta. Öğrencilerin Anadilde eğitim alabilmeleri için veliler okul müdürlerine çocuğunun Anadil derslerine katılacağına dair dilekçe vermek zorundadır!
Öğretilen 19 yabancı dille beraber Türkçe, Ermenice, Çingenece ve Yahudice de Anadili dersleri verilmektedir. Kırcaali ilinde toplam 3738 öğrenci Anadilde eğitim görmekte. Ancak bu rakam toplam öğrenci sayısının yüzde kaçı olduğuna dair net bir bilgi vermemektedir. Eskiden alanında uzmanlaşmak için Türkiye’de kurs gören öğretmenlerin sayısı 25-30 civarından 3-4 kişiye inmiştir. Buna ilaveten başlıca sorunlardan biri de Türk Dili ders kitaplarının hem 1992 yılında apar topar 3 ay gibi kısa bir sürede hazırlanmış olması, hem de o günden bu güne 18 yıldır yeni kitap basılmamış olmasıdır. Anlaşılacağı gibi 18 yıl içerisinde Türk Dili bırakın arpa boyu yol almayı gerileme dönemine girmiştir. İki yıl önce Şubat ayında dönemin Eğitim Bakanı Daniel Vılçev’e Kırcaali Belediye Başkanı Yük. Müh. Hasan Azis bir istek raporu sunmuştu. O raporu genel hatlarıyla hatırlayacak olursak: ” Türkçe Anadili ders kitapları ve yardımcı gereçlerden dolayı oluşan sorunlar ve sıkıntılar mevcuttur. Bu zorluklar bu alanda eğitimi çok zorluyor, çocukların ve öğrencilerin birbiriyle kaynaşmasını ve kültürel kimliğin gelişmesini engelliyor.
Bu nedenlerden dolayı Başkan Azis bakanlık tarafından yeni Türkçe Anadili ve yardımcı gereçler kitaplarının hazırlanıp yeniden basılma işleminin açılmasını talep etmişti”. Ancak o günden bugüne bu konuda bir yanıt alınamadı. Dr. Ştereva “Anadilinin öğrenilmesi ve geleceğin öğretmenlerinin çok ırklı eğitim bölgelerinde çalışma ” adlı bildiri okudu. Batı Trakyalı konuşman Ali Sami Toraman, Anadilde eğitimin öneminin altını çizdi. Demokratik eğitimden bahsetti ve “bütün eğitimcilerin kabul ettikleri gerçek; çocukların kendi anadillerinde düşündükleri ve kendi düşüncelerini anadillerinde daha doğru ve rahat ifade ettikleri gerçeğidir. Okuma – yazma öğelerinden yoksun bir dil, gerçek anlamda bir toplumsal yaşamı ifade edemez. Yazı dili olmaksızın ne bilim, ne sanat, ne de kültür gelişebilir ve gelecek kuşaklara aktarılabilir. Anadilde eğitim hakkı, her şeyden önce temel bir insan hakkıdır ve aynı zamanda bir ulus olarak var olma hakkıdır. Balkanların en belirgin özelliği çok kültürlü oluşlarıdır. Bu çok kültürlülük toplumları ayıran değil birleştiren bir zenginlik olarak görülmelidir” diye devam etti. Batı Trakyalı Türklerin eğitim alanındaki sorunlarla ilgili bilgiler verdikten sonra sözlerini, “anadilde eğitimin reddi çocuğun temel bilgi birikimini yok saymak ve belli bir süre sonra okul çevresinde yabancı bir dil ile sıfırdan başlamak demektir. Doğaldır ki, temelinden koparılan bilgi geliştirici değil, öğrenmede ket vurucudur. Kaldı ki, anadilde eğitim diğer dillerin kazanılmasında da hazırlayıcı bir temel oluşturmaktadır. Anadilini özgürce kullanan çocukların bilgi birikimi, dilin yapı özelliklerini, dil kalıplarını kavramış olduklarından ikinci dili öğrenmeleri kolaylaşır. Anadili ile edinilen bilgi yeni dilin öğrenilmesine katkıda bulunur” cümleleriyle noktaladı. Kısa bir aradan sonra oturumun ikinci kısmına geçildi ve burada Türk Dilinin bulunduğu içler acısı durum bütün açıklıyla gün ışığına çıktı. Devlet dairesinde çalışan bir katılımcının tutumu sanki biraz şoven havası taşımaktadır. Genellikle konu hakkında Türk Dili öğretmenliği yapan veya yapmış olan kişiler sistemin yetersiz kaldığından, olanakların kısıtlı olduğundan bahsettiler. Doğal olarak da bu durumun doğurduğu yetersizliklere de değindiler. En keskin konuşmaları yaşça daha ihtiyar olan konuşmacılar yaptılar. Onların yaşamış olduğu faşist dönemi, komünist dönemi ve şimdiki demokrasi dönemi Türk Dili eğitimiyle ilgili karşılaştırmalar bizleri özlem dolu ve bir o kadar da acı dolu zaman gezisi yolculuğu yaptırttı. Sivil toplum örgütü temsilcisi bir bayan tartışmacı olası bir çare olarak Avrupa Birliği fonlarındaki “İnsan Kaynakları Gelişimi” programının olanaklarını örnek verdi. Buradan çıkarılabilecek tek fikir, devletin (belediyenin) kontrolünde bugünden geç olmayacak şekilde çalışma komisyonunun kurulması, önerilerin oraya yazılı bir biçimde sunulması, Türkiye Cumhuriyeti’nin bu konudaki yardımı can simidi biçiminde olmasıdır. Eğer en kısa zamanda bu ölümcül soruna aydınlarımız, büyüklerimiz, zenginlerimiz el atmazsa Türklerin Bulgaristan sınırları içerisinde muz cumhuriyetlerindeki insanlarla aynı olacaktır. Umarız anlayış ve hoşgörü çerçevesinde yapılan bu ilk adım yerini şovene bırakmaz. Oturum sonunda kompozisyon yarışmasında dereceye giren öğrencilere hediye ve ödüller dağıtıldı.
Kırcaali Belediye Başkanı Yük. Müh. Hasan Azis başaranlara kitap ve teşekkür belgesi verdi. Bu ödül töreninde Resmi Murad ve Yaşar Şaban ile Dr. Sabri Alagöz de hazır bulundular. Kırcaali Haber Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Müzekki Ahmed de dereceye giren öğrencilere para ödülü takdim etti. Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği Başkanı Ali Sami Toraman çeşitli kitap ve para ödülü aynı şekilde de yine Batı Trakya Rodop Rüzgârı dergisi sahibi araştırmacı-yazar İbrahim Baltalı da para ödülü verdiler. İş adamı Durmuş Arda da para ödülü verdi. Umarız yakılan bu ateş din, dil ve ırk ayırt etmeden hiç sönmez ve kardeşlik, anlayış, hoşgörü sınırları içerisinde gelişimi devam eder.
Kaynak: Kırcaali Haber