Bağlantı haritası Anasayfa » Edebiyat » Öykü, Roman, Hatırat

Diş Ağrısı

Köy tarlaları. Kimi bir-iki dönüm, kimi birkaç dekar. Çoğu kez yamaçlarda. Bir taş tekerlenir ta Vıça nehrinde bulur kendini. Böyle hallerde, her çocuk hemen gülecek, eğlenecektir. Bir de ses çıkaracak: “Uuu-brya!” Köy hayatı. Komşuluk, en yakın hısım-akarabalıydı. Bir güzel yemek pişecek, tabi ki kokusu çıkmış, hemen komşuya da uzatılır. Elma yetişmiş, gelene geçene ve topladığın…

Devamını oku

Zurnacının Mutluluğu

Yazar: Emel Balıkçi-Şakir – Davul, dum dedi! Kalkın süfüre, kalkın süfüre, yeylim pilaffı, ey! Sabah saatlerinde, Zurnacı Osman’ın sesi yankılandı ve yanında da, o, kardeşi Ali’nin kocaman davulu, eşlik eder tokmaklı “dum”a… Böyle, eskiden, köy uyanırdı Ramazan’da süfüre. Bu ses çoktan kayboldu, gitti. İki kardeş de Hak’ın rahmetine kavuştular… Her şeye rağmen, bunların hayatı saygı…

Devamını oku

Havalı Dede

Yazı: Mustafa Bayramali Seyhan dede karısı Ürküş ninenin Allah’ın rahmetine kavuşmasından sonra mekanı köy kahvehanesi oldu. Zaten kahvehanenin devamlı müşterileri de onun kuşaktan on kadar yaşlı kişilerdi. Burada müşterilere kaymaklı nefis Türk kahvesi sunulduğundan onların durak yeri burasıydı. “Gönül ne kahve ister ne kahvehane. Gönül sohbet ister, kahve bahane” dememiş mi atalarımız? O sıcacık nefis…

Devamını oku

Nasuf Dail’in Deliorman Halleri adlı öykü kitabı

Yahya Akbulut Dulovo’nun Pravda (Doğrular) köyünde faaliyet gösteren Ozan Derneği Başkanı, saz ustası, yazar ve şair Nasuf Dail’in Deliorman Halleri adlı öykü kitabı yayınlandı. Bulgaristan Türkleri edebiyatının Üçüncü dönemi demokratikleşme sürecinin devreye girmesiyle bir başlangıcı olarak, günümüze kadar varlığını korumaya devam etmektedir. Kuzeydoğu Bulgaristan’da edebi türler bakımından şiir en başta gelir ve gelişmiş olanıdır, ancak…

Devamını oku

Sarı Çiğdem (öykü)

Yazı: İsmail Yakubov On yıldan beri çalıştığım Sağlık Ocağına bu sabah da erken gittim. Kapıyı tam açacaktım ki, arkamdan bir ses geldi: “Merhaba doktor.” “Merhaba” dedim ve dönüp baktım. Sokağın alt tarafında yaşayan Fatma Nine’nin oğluydu. Kapıyı açtım ve elimle işaret ettim: “Gel Hayri, gel.” Geçen on yıl içinde köy sakinlerinin hepsi en azından üçer-dörder…

Devamını oku

Kamuoyu (öykü)

Baharin ilk günlerinden biriydi. Bahçede cıvıldaşıp duran kuşlar güzel bir günün başladığını müjdelemeye çalışıyordu. Emekli öğretmen Demirci sabah gezisinden dönmüştü. İlk kahveyi içmek için sundurmadaki masaya oturdu. İlk yudumu aldı almadı dış kapı tıkırdadı ve kulağına bir ses geldi: “Ziyaretçi kabul etmeye imkânınız var mı, Hocam?” Baktı. Yarı açık kapıda tanımadığı bir kimse dikiliyordu. “Buyurun,”…

Devamını oku

Kuduz Kız

Sadık Üsmen, beygire binmiş, Selçe’den Tilkili’ye ve oradan da Avanlı’ya geçecekti. Ya tavşan, ya da bir başka yabaniye rastlaya bilse… Bunları geçiriyordu aklından. Islık çalarak, ara sıra da haykırarak ilerliyordu. Hatta kendini yalnız hissetmemek için, sık sık beygiri ile de konuşurdu: -Ey koçum, benim, sen zannetme Cebir Ali, Abdurahman Avni Paşa’yı benden daha iyi bilir?…

Devamını oku

Yörük Lâneti

Yazı: Emel Balıkçı Şakir Biricik erkek yavrucuğu, Cevdet’i, kara topraklar kucaklayınca, Nevset Çavuş’un evini sanki koyu ve ağır gölgeler sardı. Genç adam, henüz otuz üç yaşında bir baba, sekiz yıl erkek yavru beklemişti. Sırtı sıraya dört kız çocuğu dünyaya geldi, ama onlarla pek gurur duyamadı. Hep başkaların yüzünden: “Ha-a, Nevset, galiba gene kızın olmuş, öyle…

Devamını oku