Cuma namazından sonra kadınlar genişçe bir meydana çıkarlar. Bir kırmızı kurdele bebeğin her iki ayağına bağlanır. Birisi bebeğin annesi olmak üzere, iki kadın bebeğin iki yanına geçerek ellerinden tutarlar. Bebeğin önüne bir makas konur. Mahallenin 6-12 yaşına kadar olan çocukları önce bebeğin evinin etrafında koşturulur. Koşarken “Aman ha kösteklenmeyin, düşmeyin, koşarken de arkanıza sakın bakmayın !” diye tembihlenirler. Yörede çokça karşımıza çıkan “kösteklenmek” sözcüğü ise “tökezlemek, bir engele takılıp düşmek” manasında kullanılır. Böylece bebeğin onlar gibi kçsteklenmeden, hayattaki adımlarını sağlam basacağı düşünülür.
Evin etrafında koşturulan çocuklar yeniden meydana gelirler. Bebeğin karşısında 40-50 metre uzaklıkta dizilirler. İşaret verilince bebeğe doğru koşarlar. Bebeğin önüne ilk kim gelirse yerdeki makası alır. Bebeğin ayaklarına iki uçtan bağlanmış kurdeleyi keser. Buna “köstek kesmek” denilir. Bebeği iki kolunda tutan büyükleri onu hafifçe yukarıya kaldırırlar, çocukların az evvel onlara koştuğu yöne doğru “Uçtu, uçtu, uçtu uşağım uçtu…” diyerek, genellikle de “uşağım” yerine bebeğin adını söyleyerek koşarlar.
Kamçı boyu köylerinde bazen bu gelenek yaygın olarak şu şekilde de yapılır. Bebeğin ayaklarındaki köstek kesildikten sonra, 5-6 metre ötesine sevdiği büyükleri geçer. Bir başka kurdele yahut iplik iki kenardaki iki kişi tarafından yerden en fazla bir karış yüksekliğe gerilerek tutulur. Annesi yahut diğer büyükleri tarafından kurdelenin gerisinden çağırılarak bebek o yöne yürütülür. Adımlarını atan bebek kurdeleye geldiğinde muhakeme yeteneğini de kullanarak adımını kurdeleden aşırarak karşı tarafa ulaşsın diye arzulanır.
Tüm bu ritüellerde murat edilen ise bebeğin hayata sağlam adımlarla atılması, dimdik durması, önüne çıkacak engelleri kolaylıkla aşabilmesidir.
Koşuya katılan çocuklara genellikle para olmak üzere ev sahibi tarafından hediyeler verilerek, adım ekmeğinden ikram edilerek gönülleri alınır. Koşuda birinci gelen çocuğa hediye veya para verilirken daha cömert davranılır. Bebeğin ayaklarından kesilen kurdelenin bir parçası müjde olarak babaya ya da dedeye koşuyu kazanan çocuk tarafından verilir. Baba (dede) bu kurdeleyi saklar.
Kösteği çözülen bebek eve davet edilen büyüklerin arasına kollarından tutulup yürütülerek getirilir. İçerisinde bazı meslekleri simgeleyen nesneler bulunan bir tepsi ortaya getirilir. Örneğin bu tepside bir Kuran-ı Kerim, bir ilaç kutusu, bir oyuncak araba, bir makas vb…bulunur. Bebeğin hangisine yöneleceğine göre ileride mesleği üzerine tahminler yapılır, muratlar dillendirilir.
Örneğin; Mushaf’a yönelmişse bir alim, dinine diyanetine düşkün biri olacağına, ilaç kutusuna yönelmişse bir doktor olacağına, oyuncak arabaya yönelmişse bir şoför, makasa yönelmişse bir terzi yahut zanaatkar olacağına dair benzetmeler yapılır. Bu simgeleri çoğaltmak da mümkündür.
Kendine has ritüelleri olan bu gelenek sonrası Kuran’dan sureler okunur, bebek ve ailesi için hayır dualar edilmesi ile gelenek sonlandırılır.
Yazı: İbram Ahmed