Adak adama geleneği, kötü, hayati tehlike taşıyan olay sonrası veya aile ve insan sağlığı için çok sevinçli bir gelişmenin neticesinde görülür.
Bir şeyi adamak iki türlü olur: Mutlak adak, şarta bağlı adak.
1- Mutlak adak:
(Allah için, bir yıl oruç tutacağım) demek gibidir. Bir şarta bağlı değildir. Bunu söylerken, kastetmese de, söz arasında dilinden çıkmış ise de, yapması vacib olur. Çünkü adakta niyetsiz, düşünmeden söylemek, ciddi, isteyerek söylemek gibidir. Hatta (Allah için, bir gün oruç tutmak üzerime borç olsun) diyeceği yerde, (bir ay oruç tutmak) diye ağzından çıksa, bir ay tutması gerekir.
Adak, yemine benzer. Bir kimse “Adağım olsun” dese, neyi adadığını söylemese ve niyet etmese, yemin kefareti vermesi gerekir. Bir kimse, Allah rızası için oruç tutayım dese, kaç gün olduğunu söylemese ve bir şey niyet etmese veya yalnız adak için niyet etse, bu orucu adak olur ve üç gün oruç tutar. Bunu söylerken, adak olmayıp, yemin olmasını niyet etse, yemin olur. Orucu bozarsa, yemin kefareti gerekir. Hem adak, hem yemin olmasını niyet ederse, bu oruç, hem yemin, hem de adak olur. Bu orucu bozarsa, hem kaza, hem de yemin kefareti gerekir.
İbadet olması gerekir. Adak edilen şeyin, farz veya vacib olan bir ibadete benzemesi ve başlı başına bir ibadet olması gerekir. Mesela, abdest almak, ölü kefenlemek başlı başına ibadet olmadıklarından adak olamaz. Hasta ziyaret etmek, cenaze taşımak, gusletmek, cami içine girmek, Kur’an-ı kerimi tutmak, ezan okumak, cami bina etmek de ibadet ise de, başlı başına ibadet değildir.
Şarta bağlı olmayan adağı, fakir olsa da, hemen yapması gerekir.
2- Şarta bağlı olan adak:
Beklenen şart gerçekleşince, adağı yerine getirmesi gerekir. Yerine getirmeyip, yemin kefareti yapmak caizdir.
Şart koştuğu şey gerçekleşirse, adağı yerine getirmek zorunda. Hâsıl olmasını istemediği bir şeyi şart ederse, istemediği şey hasıl olunca, hac, oruç, sadaka, nafile namaz gibi adaklarını, isterse yapar. İstemezse, yapmayıp, yemin kefareti verir. Mesela, Ali ile konuşursam, Allah için yüz leva sadaka adağım olsun der ve yine de Ali ile konuşursa, isterse, sadakayı verir, isterse vermeyip, yemin kefareti verir.
Şarta bağlı olan adağı, şart hâsıl olmadan önce yapmak caiz değildir. Mesela, hastam iyi olursa, Allah için şu kadar sadaka vermek ve sevabını seyyid Ahmed Bedevi hazretlerine bağışlamak adağım olsun dense, hasta iyi olmadan önce adağı yapmak caiz olmaz. Hasta iyi olduktan sonra yapması gerekir. Şarta bağlı olan adağı yaparken de yeri, fakirin şahsını ve fakirlerin sayılarını ve paranın cinsini de söylediği gibi yapmak gerekmez.
Kurban demek, bayramın ilk üç gününde zengin için vacib, fakir için ise nafile olarak kesilen davar, sığır veya deve demektir. Bu bakımdan adak yapılırken, kurban denilmişse, Kurban bayramında kesilir. Kurban denmeden, mesela bir koyun keseceğim denirse, gün ve yer belli etse bile, Kurban bayramı günleri dâhil, istediği zaman ve istediği yerde kesebilir.
Adağı yerine getirmeli. Adağı yerine getirmek lazım olduğu, Kur’an-ı kerimde ve hadis-i şerifte bildirilmiş ve icma-i ümmet hasıl olmuştur. Hac suresi, 29. âyet-i kerimesinde mealen, (Adaklarını yerine getirsinler) buyurulmuştur. Bunun için, adağı yerine getirmek lâzımdır.
Kalpten yemin ve adak. Dille söylemeden, kalpten yapılan adak ve yemin geçerli olmaz.
Kalpten geçirmekle adak veya yemin olmaz. Dille söylenmesi gerekir.
Şükür için kurban adanır. Şükür niyetiyle, (Hastalıktan kurtulan babam için bir kurban keseyim) demekle adak adanır.
Derleyen: İbram Ahmed